Son günlerde dilimize dolanmış bir parça var, sanırım nakarat kısmını bir ben birde Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca sık sık tekrarlıyoruz. ‘’ Ya bi dinle dinle dinle beni’’ Sağlık Bakanımız, sağlık camiası çalışanları ile birlikte elinden geleni yapıp onca gayretin ardından vatandaşın gailesiz, umursamaz, vurdumduymaz tavırları karşısında her şeyin alt üst oluşunu, virüsün hızla yayılışını seyrederken daha da söyleyecek söz bulamıyordur diye düşünüyorum. Şarkının ‘’ öldürdün elinle beni’’ dediği gibi bizlerde kendi elimizle kendimizi öldürüyoruz çünkü. Bayramı, seyranı, tatili, düğünü bahane edip virüs bu ortamlara uğramıyor gibi maskesiz mesafesiz resmen fink atıyoruz.

Artık virüsü daha yakından görüyoruz oysa pandeminin ilk günlerine bakarak. Hepimizin çevresinde bir coronalı hasta var. Komşunun iş yerinde, bakkalın olduğu apartmanda, iş arkadaşımızda, halamızın oğlu, dayımızın kızında yani artık virüs bize cidden bir nefes kadar yakın ve biz ona koşar adımlarla gidiyoruz. Bu hastalık sebebi ile hayatını kaybedenlerin üzücü haberleri artık daha bir sık düşüyor ana sayfaya sosyal medya hesaplarımızda. Öyle ki yirmi küsür senelik saygı değer bir muhtarın cenazesinin el arabası ile taşınmasının haberini bile okudunuz sanırsam!

Vızır vızır giden ambulans seslerini kazaya gidiyordur falan diye düşünüyorsanız gidip hastane acilin önünde bir saat beklemenizi tavsiye ederim. Yada ‘’Hayat eve sığar’’ uygulamasını telefonunuza indirip virüs yoğunluğunun haritasını incelemenizi öneririm. Maskeyi koyacak yer arayıp kolunuza taktığınızda sizi korumadığını da üzülerek size söylemek isterim. Polis görünce maske takıp, polis gidince maskeyi çıkaranlar size de üzücü bir haberim var virüs polisten bulaşmıyor! Hele o çene altında maske taşıyanlar, çenenizin bağlanmasına bu kadar hevesli olduğunuzu belli etmeyin, acelede etmeyin ölünce zaten bağlayacaklar çenenizi. Zira siz ölmeden o görüntünüz bana bir ölüyü andırıyor!

Yetkililere de bir çift sözüm var, neden ülkenin dört bir yanında maske takma zorunluluğu varken maske, mesafe diye biz kendimizi yırtarken bu ilde virüs yokmuş gibi davranıp halkın rehavete kapılmasını sağladınız? Neden gerçek rakamları vererek halkın tedbir almasına ön ayak olmadınız? Neden en yakınlarınızda, kritik konumlarda görev yapan personellerinizin maskesiz gezerek corona olmasına dolayısı ile sizi ve dolayısı ile halkı riske atmasına izin verdiniz? Maske zorunluluğu getirmek için vaka sayısının ilimizde pik yapmasını mı beklediniz? Şu dakikadan sonra alınan tedbir, doyduktan sonra gelen yemeği hatırlatıyor bana. Gördüğüm kadarı ile saygıdeğer yeni valimiz gelmese halende bu ile bir maske zorunluluğu gelmeyecekti ya neyse!

Ahhh be Aksaray birçok konuda olduğu gibi virüs konusunda da güneşi balçıkla sıvamaya çalıştın ve bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da güneş balçık tutmadı, tutmadığı gibi ellerde yandı!

Şimdi ben kalabalıktan uzak odamda o son günlerin meşhur şarkısını bir kere daha açıp dinleyeyim. Sizlerde mümkünse yetkililerin, özelliklede Sağlık Bakanımızın sözlerini dinleyin. Zararın neresinden dönülse kardır artık lütfen dinlemenin yanı sıra uygulayın da. Zira virüse erkeklik olmaz bunu da unutmayın.

Hoşça Kalın Dostça Kalın, En Önemlisi Sağlıcakla Kalın.

Derya ÖZABA

Komşu Köyün Delisi