Yakın zamanda sosyal medya hesaplarını artık kullanmayacağını söyleyen Sayın Bahçeli bu kararının üzerinden çok geçmeden ani ve ses getiren bir dönüşle sosyal medyada ilk gündem olmayı başardı. Birçok söyleminde söylediği şeyin altına imzamı atarım dediğim MHP Genel Başkanı bu sefer birçok insanı olduğu gibi beni de şarttı. Lakin bu şaşkınlık ilk değildi, muhtemelen son da olmayacaktı. Hele birde bizim toplumumuzda olaylara tarafsız ve yönsüz bakma alışkanlığı olmadığı için ne Sayın Bahçeli’yi, ne de tabiplerimizi anlayabildik. Birden gündemin sağında solunda kendimizi buluverdik.
Sayın Bahçeli’nin, Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan ‘’ yönetemiyorsunuz, ölüyoruz, tükeniyoruz’’ açıklaması ardından şiddetli bir çıkış yaparak ‘’Çağrım şudur: Türk Tabipler Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır’’ şeklinde yayınlamış olduğu tweet Sayın Bahçeli’nin, pandemi döneminin pik yaptığı, insanların tabiplerden en çok medet umduğu döneme gelmesiyle normalde olacağından daha da çok ses getirmesine ve tepki almasına sebep oldu.
Sayın Bahçeli ilk bakışta nefret dolu tweetini; iktidar partisi yol arkadaşlığından dolayı yönetimi eleştiren bir açıklama yapılması sebebi ile yayınlamış gibi de algılansa durum farklıydı!
Toplumu körüklediği iddia edilen açıklamaya verilen cevapta aslında toplumu körükleyen bir başka açıklamaydı.
Olayın aslı; Sayın Bahçeli’nin öfkesi pandemi esnasında Sağlık Bakanlığının krizi yönetemediği, ya da yine bu esnada pandemi ortamının her anlamda yaratmış olduğu krizleri iktidar partisinin yönetemediği anlamı taşıyan sözlere duyulan öfke değildi! Öfke, geçmişten gelen, bazı birlik üyelerinin karışmış olduğu iddia edilen bir takım yasa dışı işlerin ( pkk tarafından birkaç doktorla iş birliği halinde yapılan ilaç vurgunu, Güneydoğu’da bazı pkk sempatizanı hekimlerin yaralanan asker ve polislerimizi iyileştirmek yerine öldürdüğü iddiaları vb.) ki bu işlere karışan ve gözaltına alındıktan sonra tutuklanan tabip sayısı yanlış hatırlamıyorsam 15 civarıydı, 15 bilemedin 30 kişinin karışmış olduğu yasadışı işler, Türkiye’de görev yapan hekimlerin % 88 inin üye olduğu yani yaklaşık 100bin üyesi olan bir meslek birliğini nasıl olurda tamamıyla suçlu ilan edip zan altında bırakır, ar namus çerçevesinde, etmiş olduğu Hipokrat yeminine bağlı, idealist, tek amacı insanları sağlığına kavuşturmak olan binlerce hekimi nasıl olurda bağlardı?
Sayın Bahçeli’ nin TTB ne duyduğu öfkenin bir başka sebebi ise, TTB tarafından ‘’ sağlık etkileri yönünden eksik, hatalı ve hukuka aykırı olduğu’’ iddiası ile Kanal İstanbul Projesi ‘’ ÇED olumlu’’ kararının iptali için mahkemeye başvurmasıydı.
İşte yukarıda yazdıklarım gibi bir çok şeyin üzerine bir sabah manşetlere yansıyan ‘’yönetemiyorsunuz, ölüyoruz’’ sözleri aslında yalnız başına MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi sinirlendirmemiş, sadece bardağı taşıran bir damla olmuştu.
Keşke Sayın Bahçeli, Türk tabiplerinin % 80 inin üye olduğu birlik hakkında, % 80 inde zan altında kalacağı, aşağılanacağı, hedef gösterilmiş pozisyonunda kalacağı genelleme yapılmış bir açıklama yerine, biraz daha sadeleştirilmiş bir şekilde, olayın direk muhataplarını muhatap alan bir açıklama yapsa ve canını dişine takmış, altı, yedi aydır özel hayatını unutmuş, ailesini ihmal etmiş, her an ölüm korkusu ve sevdiklerine zararı dokunma korkusu ile görev yapan hekimlerimizi incitmeseydi. Keşke toplumun sinirlerinin yeteri kadar yıprandığı şu günlerde halkı hekime vatan haini gözüyle bakacak şekilde yönlendirmeseydi.
Atalarımızın belki en çok kullandığı ve doğruluğu hepimiz tarafından en az bir kere tescil edilmiş ne kadar da güzel bir sözü var oysa ‘’ beş parmağın beşi bir değildir’’ her camiadan iyi de, kötü de, vatanperver de, vatan haini de çıkar! Hatta bu bir olmayan beş parmaklardan en çokta siyaset arenasında mevcuttur! Çok saygı değer genel başkanların etrafını sarmış birçok vatan haini olduğunu daha şundan birkaç sene öncesinde gördük ve hatta, halende o etrafta ki vatan hainlerini temizleyemedik bunu biz de Sayın Bahçeli’ de çok net biliyoruz.
Sözü fazla uzatmadan, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu günlerde olduğumuzu bir kere daha hatırlatmak istiyor, Mustafa Kemal Atatürk’ün o değerli sözü ile yazıma son vermek istiyorum ‘’ Beni TÜRK Hekimlerine Emanet Ediniz’’
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Derya Özaba
TTB Kaosu… Bardağı Ne Taşırdı?
Yakın zamanda sosyal medya hesaplarını artık kullanmayacağını söyleyen Sayın Bahçeli bu kararının üzerinden çok geçmeden ani ve ses getiren bir dönüşle sosyal medyada ilk gündem olmayı başardı. Birçok söyleminde söylediği şeyin altına imzamı atarım dediğim MHP Genel Başkanı bu sefer birçok insanı olduğu gibi beni de şarttı. Lakin bu şaşkınlık ilk değildi, muhtemelen son da olmayacaktı. Hele birde bizim toplumumuzda olaylara tarafsız ve yönsüz bakma alışkanlığı olmadığı için ne Sayın Bahçeli’yi, ne de tabiplerimizi anlayabildik. Birden gündemin sağında solunda kendimizi buluverdik.
Sayın Bahçeli’nin, Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan ‘’ yönetemiyorsunuz, ölüyoruz, tükeniyoruz’’ açıklaması ardından şiddetli bir çıkış yaparak ‘’Çağrım şudur: Türk Tabipler Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır’’ şeklinde yayınlamış olduğu tweet Sayın Bahçeli’nin, pandemi döneminin pik yaptığı, insanların tabiplerden en çok medet umduğu döneme gelmesiyle normalde olacağından daha da çok ses getirmesine ve tepki almasına sebep oldu.
Sayın Bahçeli ilk bakışta nefret dolu tweetini; iktidar partisi yol arkadaşlığından dolayı yönetimi eleştiren bir açıklama yapılması sebebi ile yayınlamış gibi de algılansa durum farklıydı!
Toplumu körüklediği iddia edilen açıklamaya verilen cevapta aslında toplumu körükleyen bir başka açıklamaydı.
Olayın aslı; Sayın Bahçeli’nin öfkesi pandemi esnasında Sağlık Bakanlığının krizi yönetemediği, ya da yine bu esnada pandemi ortamının her anlamda yaratmış olduğu krizleri iktidar partisinin yönetemediği anlamı taşıyan sözlere duyulan öfke değildi! Öfke, geçmişten gelen, bazı birlik üyelerinin karışmış olduğu iddia edilen bir takım yasa dışı işlerin ( pkk tarafından birkaç doktorla iş birliği halinde yapılan ilaç vurgunu, Güneydoğu’da bazı pkk sempatizanı hekimlerin yaralanan asker ve polislerimizi iyileştirmek yerine öldürdüğü iddiaları vb.) ki bu işlere karışan ve gözaltına alındıktan sonra tutuklanan tabip sayısı yanlış hatırlamıyorsam 15 civarıydı, 15 bilemedin 30 kişinin karışmış olduğu yasadışı işler, Türkiye’de görev yapan hekimlerin % 88 inin üye olduğu yani yaklaşık 100bin üyesi olan bir meslek birliğini nasıl olurda tamamıyla suçlu ilan edip zan altında bırakır, ar namus çerçevesinde, etmiş olduğu Hipokrat yeminine bağlı, idealist, tek amacı insanları sağlığına kavuşturmak olan binlerce hekimi nasıl olurda bağlardı?
Sayın Bahçeli’ nin TTB ne duyduğu öfkenin bir başka sebebi ise, TTB tarafından ‘’ sağlık etkileri yönünden eksik, hatalı ve hukuka aykırı olduğu’’ iddiası ile Kanal İstanbul Projesi ‘’ ÇED olumlu’’ kararının iptali için mahkemeye başvurmasıydı.
İşte yukarıda yazdıklarım gibi bir çok şeyin üzerine bir sabah manşetlere yansıyan ‘’yönetemiyorsunuz, ölüyoruz’’ sözleri aslında yalnız başına MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi sinirlendirmemiş, sadece bardağı taşıran bir damla olmuştu.
Keşke Sayın Bahçeli, Türk tabiplerinin % 80 inin üye olduğu birlik hakkında, % 80 inde zan altında kalacağı, aşağılanacağı, hedef gösterilmiş pozisyonunda kalacağı genelleme yapılmış bir açıklama yerine, biraz daha sadeleştirilmiş bir şekilde, olayın direk muhataplarını muhatap alan bir açıklama yapsa ve canını dişine takmış, altı, yedi aydır özel hayatını unutmuş, ailesini ihmal etmiş, her an ölüm korkusu ve sevdiklerine zararı dokunma korkusu ile görev yapan hekimlerimizi incitmeseydi. Keşke toplumun sinirlerinin yeteri kadar yıprandığı şu günlerde halkı hekime vatan haini gözüyle bakacak şekilde yönlendirmeseydi.
Atalarımızın belki en çok kullandığı ve doğruluğu hepimiz tarafından en az bir kere tescil edilmiş ne kadar da güzel bir sözü var oysa ‘’ beş parmağın beşi bir değildir’’ her camiadan iyi de, kötü de, vatanperver de, vatan haini de çıkar! Hatta bu bir olmayan beş parmaklardan en çokta siyaset arenasında mevcuttur! Çok saygı değer genel başkanların etrafını sarmış birçok vatan haini olduğunu daha şundan birkaç sene öncesinde gördük ve hatta, halende o etrafta ki vatan hainlerini temizleyemedik bunu biz de Sayın Bahçeli’ de çok net biliyoruz.
Sözü fazla uzatmadan, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu günlerde olduğumuzu bir kere daha hatırlatmak istiyor, Mustafa Kemal Atatürk’ün o değerli sözü ile yazıma son vermek istiyorum ‘’ Beni TÜRK Hekimlerine Emanet Ediniz’’
Derya ÖZABA
Komşu Köyün Delisi