Günlerdir enkazın altında yaşıyoruz ülkecek. Yerle bir olmuş şehirlerimizin drone ile çekilmiş görüntülerine bakıp bakıp kahroluyoruz. Biz ne güzel milletiz, yaraları sarmak için hep birlikte uğraşıyoruz. Yorgan olup sarmalıyor, merhem olup yaralara dokunuyoruz. Yok dediğimiz, geçinemiyoruz dediğimiz zor zamanlarda, az olanımızı da paylaşıyoruz.
Hep birlikte güzeliz, hep birlikte eskisinden daha güçlü ayağa kalkarız. Biz bu ülkeyi yoktan var edenlerin torunlarıyız.
Yavaş yavaş normale dönüyor, daha doğrusu yardım etmek zorunda olduğumuz insanlar için normale dönmek zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Normale dönmeye başladıkça depremin korkunç uğultusunu silip kulaklarımızdan yavaş yavaş olup biteni, eksiği gediği duymaya başlıyoruz. Yapılanı yapılamayanı görüyoruz. Eskiden olduğu kadar birbirimize tutkun, fakat eskisi kadar bilinçsiz değiliz. Doğruyu yanlışı ayırt edebiliyoruz. Sosyal medyada kesintisiz yayınlarda, birkaç televizyon kanalının kitlenip kaldığı noktalar haricini de görebiliyoruz. Kısacası artık hepimiz her şeyi duyup görüyor, akıl süzgecimizden geçirip analiz edebiliyoruz. Neyin algı, neyin gerçek olduğunu da artık tahmin edebiliyoruz. Görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz!
Bildiğimiz bir şey daha var, bu ülkenin her zerresinin çok büyük zorluklarla kazanıldığı ve bizlere emanet olduğu!
Bizler bu zor günlerde gördüklerimizi, duyduklarımızı, bildiklerimizi bir kenara bırakıp, hatırlamamız gereken yer ve zamanlarda hatırlamalıyız.
Şu dakikadan itibaren yapmamız gereken yeniden kurtuluş savaşı ruhuna bürünüp, ülkemizin bekası için topraklarımıza sahip çıkmak. Ülkenin hiçbir sınırını boş bırakmayarak bizim olana sahip çıkmak. El birliği ile ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak. Yeniden inşa edilecek şehirlerin inşasının bir an evvel başlamasını sağlamak. O toprakları kendilerine memleket bilmiş insanların memleketlerine dönebilecekleri ortamı ivedilikle oluşturmak. Yapılacak inşaatlarda çalışacak, müteahhidinden mimarına, yapı denetiminden kalıp ustasına, demircisinden sıvacısına her bir kişinin ve firmanın liyakatini sorgulamak. Yapılacak inşaatların birileri için rant malzemesi olmasına engel olmak.
Yapacağımız bir başka şey; toplandığı söylenen paraların her bir kuruşunun depremde evlerini, iş yerlerini kaybeden insanların kaybettiklerini yerine koymak için harcanıp harcanmadığını takip edip, sorgulamak. O depremde anasını babasını kaybetmiş her bir yetimin, öksüzün hakkını aramak. Kimsesiz kalmış bebelerimize aile olmak. İşsiz kalmışa iş, aşsız kalmışa aş olmak.
Yapacağımız en baş şey, mağduriyetlerin önüne geçmek, o depremde zarar görmüş her bir vatandaşı kendimiz bilmek ve haklarını aramak.
Şimdi yapacağımız bir başka şey, hasta haliyle Hatay’ı almak için büyük çaba sarf etmiş Atamızın ‘’ benim şahsi meselemdir ‘’ dediği Hatay’ı kendi şahsi meselemiz olarak görmek. Maraş’ı, Elbistan’ı, Adıyaman’ı, Malatya’yı, Elazığ’ı, deprem de zarar gören her yeri ve tabi ki Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i bu ülkenin her bir karış toprağını, hepimizin şahsi meselesi haline getirip sahip çıkmak!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Derya Özaba
ŞİMDİ BİZİM ŞAHSİ MESELEMİZ!
Günlerdir enkazın altında yaşıyoruz ülkecek. Yerle bir olmuş şehirlerimizin drone ile çekilmiş görüntülerine bakıp bakıp kahroluyoruz. Biz ne güzel milletiz, yaraları sarmak için hep birlikte uğraşıyoruz. Yorgan olup sarmalıyor, merhem olup yaralara dokunuyoruz. Yok dediğimiz, geçinemiyoruz dediğimiz zor zamanlarda, az olanımızı da paylaşıyoruz.
Hep birlikte güzeliz, hep birlikte eskisinden daha güçlü ayağa kalkarız. Biz bu ülkeyi yoktan var edenlerin torunlarıyız.
Yavaş yavaş normale dönüyor, daha doğrusu yardım etmek zorunda olduğumuz insanlar için normale dönmek zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Normale dönmeye başladıkça depremin korkunç uğultusunu silip kulaklarımızdan yavaş yavaş olup biteni, eksiği gediği duymaya başlıyoruz. Yapılanı yapılamayanı görüyoruz. Eskiden olduğu kadar birbirimize tutkun, fakat eskisi kadar bilinçsiz değiliz. Doğruyu yanlışı ayırt edebiliyoruz. Sosyal medyada kesintisiz yayınlarda, birkaç televizyon kanalının kitlenip kaldığı noktalar haricini de görebiliyoruz. Kısacası artık hepimiz her şeyi duyup görüyor, akıl süzgecimizden geçirip analiz edebiliyoruz. Neyin algı, neyin gerçek olduğunu da artık tahmin edebiliyoruz. Görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz!
Bildiğimiz bir şey daha var, bu ülkenin her zerresinin çok büyük zorluklarla kazanıldığı ve bizlere emanet olduğu!
Bizler bu zor günlerde gördüklerimizi, duyduklarımızı, bildiklerimizi bir kenara bırakıp, hatırlamamız gereken yer ve zamanlarda hatırlamalıyız.
Şu dakikadan itibaren yapmamız gereken yeniden kurtuluş savaşı ruhuna bürünüp, ülkemizin bekası için topraklarımıza sahip çıkmak. Ülkenin hiçbir sınırını boş bırakmayarak bizim olana sahip çıkmak. El birliği ile ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak. Yeniden inşa edilecek şehirlerin inşasının bir an evvel başlamasını sağlamak. O toprakları kendilerine memleket bilmiş insanların memleketlerine dönebilecekleri ortamı ivedilikle oluşturmak. Yapılacak inşaatlarda çalışacak, müteahhidinden mimarına, yapı denetiminden kalıp ustasına, demircisinden sıvacısına her bir kişinin ve firmanın liyakatini sorgulamak. Yapılacak inşaatların birileri için rant malzemesi olmasına engel olmak.
Yapacağımız bir başka şey; toplandığı söylenen paraların her bir kuruşunun depremde evlerini, iş yerlerini kaybeden insanların kaybettiklerini yerine koymak için harcanıp harcanmadığını takip edip, sorgulamak. O depremde anasını babasını kaybetmiş her bir yetimin, öksüzün hakkını aramak. Kimsesiz kalmış bebelerimize aile olmak. İşsiz kalmışa iş, aşsız kalmışa aş olmak.
Yapacağımız en baş şey, mağduriyetlerin önüne geçmek, o depremde zarar görmüş her bir vatandaşı kendimiz bilmek ve haklarını aramak.
Şimdi yapacağımız bir başka şey, hasta haliyle Hatay’ı almak için büyük çaba sarf etmiş Atamızın ‘’ benim şahsi meselemdir ‘’ dediği Hatay’ı kendi şahsi meselemiz olarak görmek. Maraş’ı, Elbistan’ı, Adıyaman’ı, Malatya’yı, Elazığ’ı, deprem de zarar gören her yeri ve tabi ki Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i bu ülkenin her bir karış toprağını, hepimizin şahsi meselesi haline getirip sahip çıkmak!
Derya ÖZABA
Komşu Köyün Delisi