Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta da ülkenin tamamı televizyona gözünü dikti beklentilerini karşılayacak bir haber gelir mi diye baktı. Kimileri hayatta kalmalarına destek olacak emekli maaşlarında ki artışları bekledi. Kimisi kendisinin oturmayacağı koltuğa kimin oturacağını bekledi dört gözle. Her ikisinin de heyecanlı bekleyişi dün itibari ile sona erdi. Maaşlarda belli, adaylarda belli artık.
Emekli maaşlarında ki artış oranını öğrenmek için bekleyenlerin haklı bekleyişini, mecburi heyecanını çok iyi anlıyorum. Açlık sınırının 14 Binlere dayandığı şu günlerde, bu sınırında çok çok altında kalan maaşlarının biraz daha artması, beklentilerini karşılamasa da bir nebze de olsa içlerini rahatlattı. En azından yeni seneye ne için ne kadar ayırabilecekleri kafalarında netlik kazandı. Maaş zam artışı oranları belli oldu lakin umutlar tükenmedi. Herkes seçim yaklaşırken hükümetin bir jest daha yapabileceği beklentisinde. Nede olsa insan ümitle yaşar. İnşallah yakın zamanda emekli vatandaşların yaşam kalitesine katkı sağlayacak yeni müjdeler gelir.
Gelelim kendi oturmayacağı koltuğa oturacak adayları bekleyenlere. Neyin heyecanını yaşıyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz? Sizde biliyorsunuz ki; geçmişte olduğu gibi yeni dönemde de bugün aday olsun diye uğraştığınız, can attığınız kişilerden randevu dahi alamayacaksınız. Yine yollardan geçerken yoldan, çeşmeyi açınca sudan şikâyet edeceksiniz. Yine kimsenin aldığı başkanlık maaşı sizin cebinize girmeyecek. Siz yine özel kalem kapısından öteye geçemeyeceksiniz. Sokakta zorunlu verilen sosyal medya pozlarından öteye gitmeyecek yeni seçilecek olanlarla da ilişkileriniz.
Adayların ve onların kadrolarının haklı heyecanını, seçilmek için gayretini anlıyorum. Anlamadığım tek şey sahip olamayacakları hayatları başkaları yaşasın diye gayret edenler. Kendisi açken, toklar sofrasına hizmet edenler.
Neyse, bu düzen böyle gelmiş böyle gidecek. Sosyal medya da sıkça gördüğümüz ve iletişim fakültesi okuyanların derslerde bile gördüğü bir söz var hani “her millet layık olduğu şekilde yönetilir” sosyal medyada nedense churchill’e, hegel’e atfedilmiş olan bu sözün orijinali büyük olasılıkla joseph de maistre’nin “toute nation a le gouvernement qu’elle mérite.” vecizesidir. İşte bu vecizenin anlam bulduğu belki de en doğru yer Türkiye’dir.
O zaman şehrimizin hak ettiği gibi yönetileceği bir beş sene daha geliyor. Ben gazetecilik etiği gereği yeni adayları manşete yerleştirip, adaylara başarılar, vatandaşa da hak ettiği bir beş seneyi daha yaşarken mutluluklar diliyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Derya Özaba
MAAŞLAR BELLİ, ADAYLAR BELLİ
Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta da ülkenin tamamı televizyona gözünü dikti beklentilerini karşılayacak bir haber gelir mi diye baktı. Kimileri hayatta kalmalarına destek olacak emekli maaşlarında ki artışları bekledi. Kimisi kendisinin oturmayacağı koltuğa kimin oturacağını bekledi dört gözle. Her ikisinin de heyecanlı bekleyişi dün itibari ile sona erdi. Maaşlarda belli, adaylarda belli artık.
Emekli maaşlarında ki artış oranını öğrenmek için bekleyenlerin haklı bekleyişini, mecburi heyecanını çok iyi anlıyorum. Açlık sınırının 14 Binlere dayandığı şu günlerde, bu sınırında çok çok altında kalan maaşlarının biraz daha artması, beklentilerini karşılamasa da bir nebze de olsa içlerini rahatlattı. En azından yeni seneye ne için ne kadar ayırabilecekleri kafalarında netlik kazandı. Maaş zam artışı oranları belli oldu lakin umutlar tükenmedi. Herkes seçim yaklaşırken hükümetin bir jest daha yapabileceği beklentisinde. Nede olsa insan ümitle yaşar. İnşallah yakın zamanda emekli vatandaşların yaşam kalitesine katkı sağlayacak yeni müjdeler gelir.
Gelelim kendi oturmayacağı koltuğa oturacak adayları bekleyenlere. Neyin heyecanını yaşıyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz? Sizde biliyorsunuz ki; geçmişte olduğu gibi yeni dönemde de bugün aday olsun diye uğraştığınız, can attığınız kişilerden randevu dahi alamayacaksınız. Yine yollardan geçerken yoldan, çeşmeyi açınca sudan şikâyet edeceksiniz. Yine kimsenin aldığı başkanlık maaşı sizin cebinize girmeyecek. Siz yine özel kalem kapısından öteye geçemeyeceksiniz. Sokakta zorunlu verilen sosyal medya pozlarından öteye gitmeyecek yeni seçilecek olanlarla da ilişkileriniz.
Adayların ve onların kadrolarının haklı heyecanını, seçilmek için gayretini anlıyorum. Anlamadığım tek şey sahip olamayacakları hayatları başkaları yaşasın diye gayret edenler. Kendisi açken, toklar sofrasına hizmet edenler.
Neyse, bu düzen böyle gelmiş böyle gidecek. Sosyal medya da sıkça gördüğümüz ve iletişim fakültesi okuyanların derslerde bile gördüğü bir söz var hani “her millet layık olduğu şekilde yönetilir” sosyal medyada nedense churchill’e, hegel’e atfedilmiş olan bu sözün orijinali büyük olasılıkla joseph de maistre’nin “toute nation a le gouvernement qu’elle mérite.” vecizesidir. İşte bu vecizenin anlam bulduğu belki de en doğru yer Türkiye’dir.
O zaman şehrimizin hak ettiği gibi yönetileceği bir beş sene daha geliyor. Ben gazetecilik etiği gereği yeni adayları manşete yerleştirip, adaylara başarılar, vatandaşa da hak ettiği bir beş seneyi daha yaşarken mutluluklar diliyorum.
Derya Özaba
Komşu Köyün Delisi