Ülkenin kalbinin 11 ilde toplanıp tek damardan pompalanan kanla attığı, bir günün bir yıl gibi sürdüğü, akıl tutulması yaşadığımız bir zaman dilimindeyiz. Milli duygularımız resmen tavan yaptı, milli duygularımız kadar tavan yapan bir başka şey ise sinirlerimiz. Hissettiklerimiz aynı, ifade biçimlerimiz farklı. Ülkece cinnet geçirmeye ramak kaldı. Tahammül sınırımız çoktan aşıldı.
Dar Alanda Kısa Paslaşma
Ülkenin içinde bulunduğu zor zamanda depremzedelere nasıl yardım yapabilirizi bıraktık, sanki bir futbol sahasında ezeli rakiplerin maçını izliyoruz. Oyuncular acımasız, oyuncular saygısız, oyunlar belden aşağı. İki parti dar alanda kısa paslaşma ile top çeviriyor. Tribünde seyirciler bitsin artık bu maç diye küfür ediyor. Biri sayıyor, biri sövüyor, hakem uzatmaları oynatsam mı oynatmasam mı diye düşünüyor. Yağmur yağıyor, birileri şemsiye satıyor! Stada girerken toplanan şemsiyeleri stattakilere hem de! Evet, birileri bazılarının sırıl sıklam olmasından istifade ediyor! Televizyondan olanları izleyenlerin bu işi akılları almıyor.
Ben ise tüm bu olup biteni seyrederken beynimin içinden geçen onca şeyi yazmak istiyorum. Yazmak benim görevim biliyorum! Gazetecilik yazılamayanı yazmak, söylenemeyeni söylemektir, gerisi halkla ilişkilerdir, biliyorum. Herkese yanlışını, hatasını, eksiğini söylemek istiyorum. Hatta bazen avazım çıktığı kadar bağırmak, yeter ulen kendinize gelin bu nasıl iş demek istiyorum. Benim gibi avaz avaz bağırmak isteyen, içten içe alaz alaz yanan milyonlar var onu da biliyorum. Sonra duruyorum. Sizi de not ediyoruz diye sallanan parmakları hatırlıyorum. Susuyorum… Derin bir nefes alıp gözlerimi kapıyorum… Tüm olup bitenin bir kabus olduğunu, tekrar gözümü açtığımda her şeyin geçmiş olacağını hayal ediyorum. Hepinize aynını tavsiye ediyorum. Derin bir nefes almanızı, gözlerinizi kapatmanızı, her şeyin geçmişte kalacağı o güzel günleri düşünerek sakin olmanızı istiyorum.
Beyninizi Kullanın, Sağduyulu Yaklaşın
Sağduyulu hareket etmeye en çok ihtiyacımız olduğu günlerden geçtiğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Dolduruşa, galeyana gelmememiz gereken o günlerdeyiz, hatırlamanızı istiyorum. Hem dolduruşa gelmememiz gerektiğini hatırlamanızı, hem bugünlerde olanları asla unutmamanızı istiyorum! Değerlerinizi düşünmenizi, her önüne gelenin bizi en zayıf yerimizden, değerlerimizden nasıl yakaladığını hatırlamanızı istiyorum. Dönen Ali Cengiz Oyunlarınızı görmenizi, Allah’ın bizi yaratırken kafatasımızın içine koyduğu ortalama 1,5 kilo olan o muhteşem organı sakince kullanmanızı istiyorum. Son olarak da Allah ile aranıza kimseyi sokmadan, içinizden geldiği gibi, bu güzel vatan için bildiğiniz tüm duaları etmenizi diliyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Derya Özaba
DAR ALANDA KISA PASLAŞMA
Ülkenin kalbinin 11 ilde toplanıp tek damardan pompalanan kanla attığı, bir günün bir yıl gibi sürdüğü, akıl tutulması yaşadığımız bir zaman dilimindeyiz. Milli duygularımız resmen tavan yaptı, milli duygularımız kadar tavan yapan bir başka şey ise sinirlerimiz. Hissettiklerimiz aynı, ifade biçimlerimiz farklı. Ülkece cinnet geçirmeye ramak kaldı. Tahammül sınırımız çoktan aşıldı.
Dar Alanda Kısa Paslaşma
Ülkenin içinde bulunduğu zor zamanda depremzedelere nasıl yardım yapabilirizi bıraktık, sanki bir futbol sahasında ezeli rakiplerin maçını izliyoruz. Oyuncular acımasız, oyuncular saygısız, oyunlar belden aşağı. İki parti dar alanda kısa paslaşma ile top çeviriyor. Tribünde seyirciler bitsin artık bu maç diye küfür ediyor. Biri sayıyor, biri sövüyor, hakem uzatmaları oynatsam mı oynatmasam mı diye düşünüyor. Yağmur yağıyor, birileri şemsiye satıyor! Stada girerken toplanan şemsiyeleri stattakilere hem de! Evet, birileri bazılarının sırıl sıklam olmasından istifade ediyor! Televizyondan olanları izleyenlerin bu işi akılları almıyor.
Gazetecilik Yazılamayanı Yazmak, Söylenemeyeni Söylemektir!
Ben ise tüm bu olup biteni seyrederken beynimin içinden geçen onca şeyi yazmak istiyorum. Yazmak benim görevim biliyorum! Gazetecilik yazılamayanı yazmak, söylenemeyeni söylemektir, gerisi halkla ilişkilerdir, biliyorum. Herkese yanlışını, hatasını, eksiğini söylemek istiyorum. Hatta bazen avazım çıktığı kadar bağırmak, yeter ulen kendinize gelin bu nasıl iş demek istiyorum. Benim gibi avaz avaz bağırmak isteyen, içten içe alaz alaz yanan milyonlar var onu da biliyorum. Sonra duruyorum. Sizi de not ediyoruz diye sallanan parmakları hatırlıyorum. Susuyorum… Derin bir nefes alıp gözlerimi kapıyorum… Tüm olup bitenin bir kabus olduğunu, tekrar gözümü açtığımda her şeyin geçmiş olacağını hayal ediyorum. Hepinize aynını tavsiye ediyorum. Derin bir nefes almanızı, gözlerinizi kapatmanızı, her şeyin geçmişte kalacağı o güzel günleri düşünerek sakin olmanızı istiyorum.
Beyninizi Kullanın, Sağduyulu Yaklaşın
Sağduyulu hareket etmeye en çok ihtiyacımız olduğu günlerden geçtiğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Dolduruşa, galeyana gelmememiz gereken o günlerdeyiz, hatırlamanızı istiyorum. Hem dolduruşa gelmememiz gerektiğini hatırlamanızı, hem bugünlerde olanları asla unutmamanızı istiyorum! Değerlerinizi düşünmenizi, her önüne gelenin bizi en zayıf yerimizden, değerlerimizden nasıl yakaladığını hatırlamanızı istiyorum. Dönen Ali Cengiz Oyunlarınızı görmenizi, Allah’ın bizi yaratırken kafatasımızın içine koyduğu ortalama 1,5 kilo olan o muhteşem organı sakince kullanmanızı istiyorum. Son olarak da Allah ile aranıza kimseyi sokmadan, içinizden geldiği gibi, bu güzel vatan için bildiğiniz tüm duaları etmenizi diliyorum.
Derya Özaba
Koşu Köyün Delisi