Az yazıp öz yazarım genelde. Hatta hatadan çok marifete iltifat eden yazılarımla zaman zaman iktidar yanlısı, hatta yandaş ilan edilmişliğimde vardır. Oysa benim ki güzel şeyler yazarsak, konuşursak güzel şeyler çoğaltırız prensibi ile hareket etmekten başka bir şey değildir. Zaten kimsenin yanlısı ya da yandaşı olmak akıl işi de değildir. Biz basın mensuplarının, özelliklede köşe yazarlarının baş görevi doğruları yazmak, halkın düşüncelerine tercüman olmaktır. Övülürken sesi çıkmayanlar nedense yerilirken düşman kesilirler bize. İşte bu sebepten çoğu zaman yazmak istediklerimizi kırk düşünür bir yazarız. Oldukları kalıbı biraz yumuşatarak kırmadan, dökmeden, incitmeden yazmaya çalışırız. Bugün de olup biteni en yumuşak nasıl yazılırsa o şekilde yazma gayretinde olacağım, lakin hiç de yazmazsam Allah beni taş eder!
Pandemi Bitmedi, Güven Bitti !
Pandemi denilen bela dünyaya musallat olalı ondört ayı da geçiyor. İlk aylarda tevekküle alışmış, dilinden şükür eksik olmayan bir millet olarak ‘’Buda Geçer Ya Hu’’ demeyi ihmal etmedik. Hepimiz gözümüz kulağımız televizyonda, belki de en son bir savaş veya büyük bir deprem haberinde olduğumuz gibi milletçe açıklamalara kitlendik. Ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız payımıza düşeni beynimize kazıdık. Geçici bir süre olacağını düşünerek, anamızın babamızın kefen parası diye bir köşeye koyduğu üç beş kuruşla zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılayıp, kiramızı verme gayretine girdik. Hatta yanımızda yöremizde hiç birikmişi olmayana destek olmak için elimizden geleni yaptık. Normalde ele avuca sığmayan gençlerimize çocuklarımıza biraz sabır yavrum yakında okuluna, işine, arkadaşına geri döneceksin tesellileri verdik. Lakin pandemi bitmedi, vatandaş bitti. Aklının yanı sıra, açıklamalara olan güvenini de yitirdi!
Sabrımızın Son Demindeyiz!
Günler geçti pandemi bitmedi. İnsanlar devletlerinden gelişmiş ülkelerde olduğu kadar bir destek beklemese de, bir nebze düşünülmek, en azından kendi ülkesinde öncelikli olmak istedi. Haklarıydı da bunu istemek.
Elin turisti denize girip, yabancı yayın organları ‘’ Türkiye’ye gitmek için en güzel zaman, çünkü Türkler dışarda değil’’ başlıkları atar, Türk halkını aşağılarken, aşılanarak okullarına dönmeyi bekleyen onca eğitimci ve öğrenci varken biz turistin göreceği herkesi aşılama çabasındayız.
Birileri Bizimle Dalga Geçiyor!
Küçük esnaf bir bir kepenk kapatır, zaten tamamı zorunlu kepenk kapattırılırken, ekonomik zorluklarının getirmiş olduğu sorunlar aileleri kökünden çatırdatır, yıkarken, yokluğun ailevi problemlere dönüşmesi ile intihar vakaları hızla artarken, birisi çıkıp ‘’ biz intihar vakalarına bakıyoruz da, intihar edenlerin yüzde doksanının eşleri ile problemi var, yani intiharların sebebi ekonomi değil’’ diye açıklama yapıyorsa birileri ya mevzuyu anlamıyor, ya da bizimle dalga geçiyordur!
Cola ve sigara zorunlu ihtiyaç maddesi olarak satışına devam edilir, kadınların kişisel hijyen malzemesi olarak zorunlu olarak kullandıkları kadın pedlerinin, bebek bezlerinin yada insanların saç yapılarından dolayı tarama kolaylığı sağlayan saç kremlerinin satışı durdurulursa birileri ciddi ciddi bizimle dalga geçiyor demektir!
Vatandaş Uzaya Yol İstemiyor, Anlaşılmak İstiyor!
İnsanlar aşı sırası bekler, ilk doz aşısını yaptıran kesimin bile ikinci aşı tarihleri ileri atılırken, başka ülkelere aşı gönderdik demeçleri dinlemek istemiyor!
Turist için ikinci sınıf vatandaş yerine konan Türk Milleti artık bir hayli bunaldı. İnsanlar kendi ülkelerinde ötelenen, itelenen, ihmal edilen olmak istemiyor! İnsanlar bu ülkede sadece devlet döviz rezervlerine katkıda bulunacak turizm sektörü değil, milyonlarca başka sektör olduğunu, ayakkabı tamircisinin, terzinin ya da kuaföründe dükkanını açmak zorunda olduğu, insanların yaşadığı ailevi problemlerinin baş sebebinin yaşadıkları ekonomik zorluk olduğunun bilinmesini istiyor!
Bende özet olarak yazdığım ve her gün sokakta ki vatandaşla sohbet ederken dinlediğim bu sorunları, vatandaşın isyanını ve içinde bulunduğumuz çok zor durumu yazmadan geçmek istemiyorum!
Tüm bu anlattıklarım üzerine son olarak demek istiyorum ki; ümit hep vardır, olmalıdır, Devlet ise halkına ümitsizlik değil, ümit kaynağı olmalıdır!
Derya ÖZABA
Komsu Köyün Delisi
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Derya Özaba
BEN BUNLARI YAZMAZSAM ALLAH BENİ TAŞ EDER!
Az yazıp öz yazarım genelde. Hatta hatadan çok marifete iltifat eden yazılarımla zaman zaman iktidar yanlısı, hatta yandaş ilan edilmişliğimde vardır. Oysa benim ki güzel şeyler yazarsak, konuşursak güzel şeyler çoğaltırız prensibi ile hareket etmekten başka bir şey değildir. Zaten kimsenin yanlısı ya da yandaşı olmak akıl işi de değildir. Biz basın mensuplarının, özelliklede köşe yazarlarının baş görevi doğruları yazmak, halkın düşüncelerine tercüman olmaktır. Övülürken sesi çıkmayanlar nedense yerilirken düşman kesilirler bize. İşte bu sebepten çoğu zaman yazmak istediklerimizi kırk düşünür bir yazarız. Oldukları kalıbı biraz yumuşatarak kırmadan, dökmeden, incitmeden yazmaya çalışırız. Bugün de olup biteni en yumuşak nasıl yazılırsa o şekilde yazma gayretinde olacağım, lakin hiç de yazmazsam Allah beni taş eder!
Pandemi Bitmedi, Güven Bitti !
Pandemi denilen bela dünyaya musallat olalı ondört ayı da geçiyor. İlk aylarda tevekküle alışmış, dilinden şükür eksik olmayan bir millet olarak ‘’Buda Geçer Ya Hu’’ demeyi ihmal etmedik. Hepimiz gözümüz kulağımız televizyonda, belki de en son bir savaş veya büyük bir deprem haberinde olduğumuz gibi milletçe açıklamalara kitlendik. Ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız payımıza düşeni beynimize kazıdık. Geçici bir süre olacağını düşünerek, anamızın babamızın kefen parası diye bir köşeye koyduğu üç beş kuruşla zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılayıp, kiramızı verme gayretine girdik. Hatta yanımızda yöremizde hiç birikmişi olmayana destek olmak için elimizden geleni yaptık. Normalde ele avuca sığmayan gençlerimize çocuklarımıza biraz sabır yavrum yakında okuluna, işine, arkadaşına geri döneceksin tesellileri verdik. Lakin pandemi bitmedi, vatandaş bitti. Aklının yanı sıra, açıklamalara olan güvenini de yitirdi!
Sabrımızın Son Demindeyiz!
Günler geçti pandemi bitmedi. İnsanlar devletlerinden gelişmiş ülkelerde olduğu kadar bir destek beklemese de, bir nebze düşünülmek, en azından kendi ülkesinde öncelikli olmak istedi. Haklarıydı da bunu istemek.
Elin turisti denize girip, yabancı yayın organları ‘’ Türkiye’ye gitmek için en güzel zaman, çünkü Türkler dışarda değil’’ başlıkları atar, Türk halkını aşağılarken, aşılanarak okullarına dönmeyi bekleyen onca eğitimci ve öğrenci varken biz turistin göreceği herkesi aşılama çabasındayız.
Birileri Bizimle Dalga Geçiyor!
Küçük esnaf bir bir kepenk kapatır, zaten tamamı zorunlu kepenk kapattırılırken, ekonomik zorluklarının getirmiş olduğu sorunlar aileleri kökünden çatırdatır, yıkarken, yokluğun ailevi problemlere dönüşmesi ile intihar vakaları hızla artarken, birisi çıkıp ‘’ biz intihar vakalarına bakıyoruz da, intihar edenlerin yüzde doksanının eşleri ile problemi var, yani intiharların sebebi ekonomi değil’’ diye açıklama yapıyorsa birileri ya mevzuyu anlamıyor, ya da bizimle dalga geçiyordur!
Cola ve sigara zorunlu ihtiyaç maddesi olarak satışına devam edilir, kadınların kişisel hijyen malzemesi olarak zorunlu olarak kullandıkları kadın pedlerinin, bebek bezlerinin yada insanların saç yapılarından dolayı tarama kolaylığı sağlayan saç kremlerinin satışı durdurulursa birileri ciddi ciddi bizimle dalga geçiyor demektir!
Vatandaş Uzaya Yol İstemiyor, Anlaşılmak İstiyor!
İnsanlar aşı sırası bekler, ilk doz aşısını yaptıran kesimin bile ikinci aşı tarihleri ileri atılırken, başka ülkelere aşı gönderdik demeçleri dinlemek istemiyor!
Turist için ikinci sınıf vatandaş yerine konan Türk Milleti artık bir hayli bunaldı. İnsanlar kendi ülkelerinde ötelenen, itelenen, ihmal edilen olmak istemiyor! İnsanlar bu ülkede sadece devlet döviz rezervlerine katkıda bulunacak turizm sektörü değil, milyonlarca başka sektör olduğunu, ayakkabı tamircisinin, terzinin ya da kuaföründe dükkanını açmak zorunda olduğu, insanların yaşadığı ailevi problemlerinin baş sebebinin yaşadıkları ekonomik zorluk olduğunun bilinmesini istiyor!
Bende özet olarak yazdığım ve her gün sokakta ki vatandaşla sohbet ederken dinlediğim bu sorunları, vatandaşın isyanını ve içinde bulunduğumuz çok zor durumu yazmadan geçmek istemiyorum!
Tüm bu anlattıklarım üzerine son olarak demek istiyorum ki; ümit hep vardır, olmalıdır, Devlet ise halkına ümitsizlik değil, ümit kaynağı olmalıdır!
Derya ÖZABA
Komsu Köyün Delisi