SON DAKİKA
Hava Durumu

#Aksaray Haberleri

- Aksaray Haberleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aksaray Haberleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AKSARAY'DA FİLM GİBİ HIRSIZLIK: ÇOCUĞU OTOMOBİLDEN ATIP ARACI ÇALDI Haber

AKSARAY'DA FİLM GİBİ HIRSIZLIK: ÇOCUĞU OTOMOBİLDEN ATIP ARACI ÇALDI

Aksaray’da gündüz vakti yaşanan otomobil hırsızlığı yürekleri ağza getirdi. ATM’den para çekmek için aracını çalışır halde bırakan bir baba, oğlu otomobilin içindeyken büyük bir şok yaşadı. Hırsız, araca binip küçük çocuğu dışarı atarak kaçtı. Polis ekipleri, zanlıyı kısa sürede yakaladı. Olay, Aksaray’ın Yeni Sanayi Mahallesi’ndeki Eski Sanayi girişinde bulunan ATM’lerin önünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, 36 yaşındaki G.Y., oğluyla birlikte ATM’ye geldi. 68 AD 216 plakalı otomobilini çalışır vaziyette bırakıp para çekmeye yönelen G.Y., oğlunu da araçta bıraktı. Ancak o sırada, olay yerine plakasız bir araçla gelen 26 yaşındaki B.T., fırsat bu fırsat diyerek harekete geçti. Hızla G.Y.'nin aracına yönelen B.T., küçük çocuğu araçtan dışarı attıktan sonra direksiyona geçip olay yerinden kaçtı. Ne olduğunu anlayamayan baba, panikle durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine alarma geçen polis ekipleri, şüpheliyi yakalamak için geniş çaplı bir operasyon başlattı. Bir saat süren kovalamacanın ardından çalıntı araç şehir merkezinde tespit edildi. Polis 'dur' ihtarında bulununca araç yol ortasında terk edildi. Yaya olarak kaçmaya çalışan zanlı, bir apartman içinde saklanırken kıskıvrak yakalandı. Gözaltına alınan B.T., emniyete götürülürken, yapılan incelemenin ardından araç sahibine teslim edildi. Şahsın olay yerine geldiği plakasız araç da mercek altına alındı. Küçük çocuğun sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma sürüyor.

AKSARAY'DA KÜÇÜK YAŞTA BÜYÜK ŞİDDET: 15 YAŞINDAKİ ÇOCUK ÇOBANI VURDU, BABASI DA YARALANDI Haber

AKSARAY'DA KÜÇÜK YAŞTA BÜYÜK ŞİDDET: 15 YAŞINDAKİ ÇOCUK ÇOBANI VURDU, BABASI DA YARALANDI

Aksaray’da koyun otlatma meselesi, kanlı bir kavgaya dönüştü. Henüz 15 yaşında olan bir çocuk, babasıyla tartışan çobanı av tüfeğiyle vurdu. Tüfeği almaya çalışan babası da yanlışlıkla ateşlenen silahtan çıkan saçmalarla yaralandı. Olayda ağır yaralanan çoban hastaneye kaldırılırken, aile bireyleri sinir krizleri geçirdi. Olay, Aksaray’ın merkeze bağlı Bağlıkaya Beldesi'nde sabah saatlerinde yaşandı. İddiaya göre, çobanlık yapan 34 yaşındaki Veyis Ergin ile diğer bir çoban olan Mehmet Düzgün (37) arasında koyun otlatma konusunda tartışma çıktı. Tartışmaya Mehmet Düzgün’ün 15 yaşındaki oğlu N.D. de dahil oldu. Gerginlik kısa sürede büyüdü ve N.D., yanında bulunan av tüfeğiyle Veyis Ergin’i kasığından ve karnından vurdu. Talihsiz adam kanlar içinde yere yığıldı. Oğlunun elinden silahı almaya çalışan Mehmet Düzgün ise tüfeğin tekrar ateş alması sonucu bacaklarından yaralandı. HASTANEDE GÖZYAŞLARI, ALARM DURUMU Silah sesleri üzerine olay yerine koşan Veyis Ergin’in eşi Esma Ergin ve kız kardeşi Sümeyye Kaya, sağlık ve jandarma ekiplerine haber verdi. Ağır yaralı halde Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Veyis Ergin için seferberlik başlatıldı. Baba Mehmet Düzgün de özel araçla hastaneye ulaştırıldı. Olası bir ikinci kavganın önüne geçmek amacıyla hastane çevresinde jandarma ve polis yoğun güvenlik önlemleri aldı. Acil servis önünde gözyaşları sel oldu. Veyis Ergin’in yakınları sinir krizi geçirirken, Sümeyye Kaya sağlık görevlilerine “Durumu nasıl, yaşıyor mu?” diye feryat etti. Öte yandan olayın faili olduğu belirlenen 15 yaşındaki N.D.’nin yakalanması için jandarma ekipleri geniş çaplı arama başlattı. Soruşturma sürerken, köyde tansiyonun yüksek olduğu bildirildi.

Bedeli Millet Ödediyse, Söz de Milletindir. Haber

Bedeli Millet Ödediyse, Söz de Milletindir.

Anahtar Parti Aksaray İl Başkanı Ali KARAKUŞ, kamuoyunu derinden etkileyen gelişmeler üzerine, milletin vicdanına seslenerek şu açıklamayı yapmıştır: "Terörsüz Türkiye" diyerek başlatılan yeni süreci dikkatle takip ediyoruz. Ancak sormadan edemeyiz: 1999’dan bu yana bu sorunu çözme yetkisine sahip olanlar, neden bu kadar yıl bekledi? Şimdi ne değişti? Sizi bu çözüme kim, neyin karşılığında mecbur etti? Ekonomik kriz bahanesiyle, terörle bağlantılı karanlık finans kaynaklarına göz mü yumuluyor? Milletin onuru, narkotik parayla mı korunacak? Hakem Millettir, Rıza Sandıktadır Anahtar Parti olarak sürecake dair en büyük endişemiz, hükümetin siyasi sicilidir. Dün sert şekilde karşı çıktıkları ne varsa, bugün aynılarını savunarak milletin karşısına çıkıyorlar. Bu yüzden soruyoruz: Bu değişimin sebebi nedir? Kim sizi neyin karşılığında bu çözüme mahkûm etti? Barış, ancak milletin rızasıyla olur. Ama bugün barış denilen süreç, şehitlerin aziz hatırası görmezden gelinerek, milletin iradesi sorulmadan yürütülüyor. Biz diyoruz ki: PKK’dan esirgemediğiniz tebessümü, bu ülkenin evlatları için endişelenenlere de gösterin. Milletin ferasetiyle dalga geçer gibi “müjdeli haber” açıklıyorsunuz. Hangi müjde bu? Dağlarda Kürt çocuklarını bile öldürmüş bir örgütün, sözde barış metinlerini kongreyle duyurması mı? Şehit analarına verilen bir akşam yemeğiyle toplumsal rıza oluşturamazsınız. Biz Anahtar Parti olarak, barışa karşı değiliz. Ama barış; adaletle, milletin bilgisiyle, rızasıyla sağlanır. Milletin iradesi olmadan atılan her adım eksiktir. Şehitlerimizin emaneti başımızın tacıdır. Referandum çağrımız nettir: Eğer bedeli millet ödediyse, kararı da millet verecektir.

Milletvekili Yaldır'dan Sendika Haklarına Güçlendirme Hamlesi: Yeni Kanun Teklifi TBMM'de Haber

Milletvekili Yaldır'dan Sendika Haklarına Güçlendirme Hamlesi: Yeni Kanun Teklifi TBMM'de

Ankara - İYİ Parti Aksaray Milletvekili Turan YALDIR, işçi ve sendika haklarını güçlendirmeyi amaçlayan önemli bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sundu. "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" adını taşıyan teklif, sendika üyelik süreçlerinden, aidat kesintilerine ve sendika temsilcilerinin görevden alınma şartlarına kadar bir dizi kritik düzenleme içeriyor. YALDIR, kanun teklifini sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden kamuoyuna duyurdu. Paylaşımında, teklifin işçi hakları ve sendikal özgürlükler açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan YALDIR, "Çalışanların haklarını korumak ve sendikal örgütlenmeyi teşvik etmek amacıyla bu teklifi hazırladık. Umarım TBMM'de gerekli desteği bulur ve yasalaşır." ifadelerini kullandı. Teklifin Öne Çıkan Maddeleri: Sendika Üyeliği: Mevcut kanunda yer alan "10 işçi" şartı, "kuruluşların genel kurulu üyelerinden oluşur" şeklinde değiştirilerek, sendika kurma hakkı kolaylaştırılıyor. Üyelik Aidatı: İşçinin günlük çıplak ücretinin %60'ını aşmayacak şekilde belirleniyor. Aidat Kesintisi: İşverenin, üyenin yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesinti yaparak ilgili sendikaya ödeme yapması zorunlu hale getiriliyor. Ödemeyen işverenlere yüksek faizle birlikte ödeme yükümlülüğü getiriliyor. Sendika Temsilcileri: Sendika temsilcileri, üyeler tarafından seçilecek ve sadece kanun, tüzük, sendika amaç ve ilkelerine aykırı hareket tespit edilen veya işçilerin başvuruları halinde görevden alınabilecek. İYİ Parti'den İşçi Haklarına Destek Mesajı: İYİ Parti, kanun teklifiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında, Türkiye'deki sendikal hakların uluslararası standartların gerisinde kaldığını ve bu teklifle işçilerin haklarının daha etkin bir şekilde korunmasının amaçlandığını belirtti. Açıklamada, "Sendikalar, işçilerin haklarını savunmada ve çalışma koşullarını iyileştirmede önemli bir role sahiptir. Bu teklif, sendikaların daha demokratik ve güçlü bir yapıya kavuşmasına katkı sağlayacaktır." ifadelerine yer verildi.

SARAÇOĞLU: TUZ GÖLÜ DOĞAL SAĞLIK TURİZMİNDE ÖNCÜ OLMALI Haber

SARAÇOĞLU: TUZ GÖLÜ DOĞAL SAĞLIK TURİZMİNDE ÖNCÜ OLMALI

Aksaray Üniversitesi’nde konuşan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, “Dünyada kronik akciğer hastalığı en yüksek Türkiye’de var. Bunun çözümü ise Tuz Gölü’nde bulunuyor. Tuz Gölü doğal sağlık turizminde Türkiye’de öncü olabilir” dedi Aksaray Valiliği ve Aksaray Üniversitesi (ASÜ) iş birliğinde düzenlenen söyleşi kapsamında Kimyager, Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, öğrencilerle buluştu. ASÜ Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşiye Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu ve eşi Canan Kumbuzoğlu, ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, il müdürleri, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Bitkisel Tedavi Bilimsel Ölçüde Yapılmalı Program açılışında selamlama konuşması yapan Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, modern çağın insanların yaşama ve beslenme alışkanlarını değiştirdiğine dikkat çekerek, bu beslenme alışkanlıklarının birçok hastalığı da davetiye çıkardığının altını çizdi. Bitkisel tedavi yöntemlerinin bilimsel ölçüde yapılması gerektiğine vurgu yapan Rektör Arıbaş, “Bitkisel tedavi yöntemleriyle birçok hastalığa şifa bulunuyor. Fakat; bitkisel tedavi çok dikkatli bir şekilde yapılmalı. Art niyetli insanların bilgisizce tedaviye kalkışmaları son derece mahsurludur. Bitkisel tedavi bilimsel ölçüde yapılmalıdır. Rastgele bitkisel ürünlerin ve tedaviden kullanımından uzak durmalıyız. İbrahim Adnan Saraçoğlu gibi alanında uzman hocalarımızın tavsiyeleri dikkate alınmalı” dedi.   Yerli Tohum Stratejik Bir Öneme Sahip Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu da konuşmasında Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun ömrünü bilime adadığını ve ata tohumları konusunda önemli adımlar attığının altını çizerek, şunları söyledi: “Pandemi sürecinde tarımın ve gıdanın önemi çok iyi anlaşılmıştır. İbrahim Saraçoğlu hocamızın söylemleriyle ata tohumu ve ata toprakları kavramı yeniden gündeme gelmiştir. Bu kapsamda kendilerinin öncülüğünde Anadolu’da 100 binin üzerinde tohum toplandı. İbrahim Saraçoğlu hocamızın dediği gibi ‘Enerjisiz yaşanabilir ancak tohumsuz asla. Tohum bir zaman kapsülüdür. Tohumu kaybetmek hem beslenme kültürünü ve geleceğimizi kaybetmek demektir.’ Yerel tohumlarımız bizim milli kaynağımızdır, bunları korumak milli bir görevdir ve milli güvenlik meselesidir. Tohum gen bankası bu yüzden stratejik bir öneme sahiptir.”   Tuz Gölü Sağlık Turizminde Yer Almalı Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, sağlık, doğal tedavi yöntemleri ve bilimsel araştırmalar üzerine bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Konuşmasında gıda takviyeleri konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Saraçoğlu, “Gıda güvenliği hayati öneme sahip. Gelişigüzel gıda takviyesi kullanılmamalı. Hastaya bütüncül bir şekilde bakılmalı. Aksi takdirde onun kansere yakalanmasına neden olunur” uyarısında bulundu. Aksaray sınırları içinde kalan Tuz Gölü’nün sağlık açısından önemine de değinen Saraçoğlu, “Kronik akciğer hastalığı en yüksek Türkiye’de var. Bunun çözümü Tuz Gölü’nde bulunuyor. Tuz Gölü’nü değerlendirin. Üniversitemizin de katkısıyla Tuz Gölü’nü sağlık turizmine kazandırın. İnsanlar buraya şifa bulmaya gelecek. Tuz Gölü’nün kıymetini iyi bilin. Doğal sağlık turizmiyle ekonominiz de kalkınacaktır. Yeter ki; siz işi ehline bırakın. Burası doğru yöntemlerle değerlendirildiğinde Türkiye’de sağlık turizminin öncüsü olabilir” dedi. En Büyük Eksikliğimiz Doğayı Yeterince Tanımamak Prof. Dr. Saraçoğlu, konuşmasında özellikle gençlere hitap ederek bilimin ışığında ilerlemenin ve doğal kaynakları bilinçli kullanmanın önemine vurgu yaptı. Ülkemizdeki en büyük eksikliklerinden birinin de doğanın yeterince tanımamak olduğu ifade eden Prof.Dr. Saraçoğlu, “Doğada insanlar için çok önemli şifa kaynakları var. Yabancı bilim adamları doğa bilimleriyle çok yoğun bir şekilde çalıştı. Bu konudaki araştırmalara çok önemli bütçeler ayırıyorlar. Ülkemizin de doğa araştırmaları konusundaki araştırmalarını artırması gerekiyor” diye konuştu. Fizik, Kimya ve Biyoloji (FKB)’nin birçok bilim dalıyla ilişkisi olduğuna dikkat çeken Saraçoğlu, “Allah’ın bize gönderdiği iki kitap var. Birisi yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, diğeri ise yaratıcının eseri doğa. Doğa iyi bir yol göstericidir. FKB’yi iyi bilmeniz gerekiyor. Bunlar temel kanunlardır. Doğayı anlayabilmemiz için Fizik, Kimya ve Biyoloji (FKB) temel kanunlarını çok iyi değerlendirmemiz lazım” diyerek sözlerini tamamladı. Program sonunda Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu ve ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş tarafından Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’na günün anısına hediye takdiminde bulundu.   Söyleşinin ardından katılımcılar da Prof. Dr. Saraçoğlu ile hatıra fotoğrafları çektirdi.

“MİLLETİMİZİN UMUDUYUZ: GELİN BU YOLU BİRLİKTE YÜRÜYELİM” Haber

“MİLLETİMİZİN UMUDUYUZ: GELİN BU YOLU BİRLİKTE YÜRÜYELİM”

Anahtar Parti, 20 Nisan 2025’te gerçekleştirdiği 1. Olağan Kurultayı’nın ardından siyasette yeni bir dönemin kapısını araladı. Aksaray İl Başkanı Ali Karakuş, kurultay sonrası yaptığı açıklamada, “Bu yalnızca bir parti toplantısı değil; milletimizin yeniden ayağa kalkma iradesidir” diyerek güçlü bir mesaj verdi. İl Başkanı Ali Karakuş açıklamasında şu ifadelere yer verdi " 20 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirdiğimiz 1. Olağan Kurultayımız, yalnızca bir iç teşkilat faaliyeti değil; Türk milletinin yeniden ayağa kalkma iradesinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Bu kurultayla birlikte Anahtar Parti, resmen seçime girme yeterliliğini kazanmış; memleket sevdalılarının büyük yürüyüşü yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Kurultayda Genel Başkanımız Sayın Yavuz Ağıralioğlu, altı ay gibi kısa bir sürede nasıl bu noktaya geldiğimizi, hangi inançla yola çıktığımızı ve neden milletimize yeni bir siyasi adres sunduğumuzu altı ana başlıkta çarpıcı ifadelerle özetlemiştir. Temiz ve Güvenilir Siyaset “Siyaset kurumu kendisini abat etti, millet berbat oldu. Biz, siyaseti milletin haysiyetine yakışır bir zemine taşımak için kurulduk.” Anahtar Parti, siyaseti yeniden onarıp milletin güvenini kazanmak için doğmuştur. İtibarsızlaşan siyaset diline karşı, vakar ve samimiyetle yeni bir üslup inşa ediyoruz. Adalet ve Liyakat Vurgusu “Adalet dediğiniz şey yakına gösterdiğiniz değildir. Yakına gösterdiğinizin adı himayedir. Rakibe gösterdiğinizin adı adalettir.” Türkiye’de hak edenin değil, yakın olanın kazandığı bir düzeni reddediyoruz. Devletin her kademesinde liyakatin esas alınacağı bir yönetim anlayışını savunuyoruz. Gençler ve Gelecek İçin Ümit “Yetişebilmiş çocuklarınızın hepsi yurttan umudu kesmiş. Çocuklarınızı memleketten göçmeye kurban etmişsiniz.” Gençlerimiz ülkesinde hayal kurabilsin diye yola çıktık. Eğitimde yeteneğe dayalı planlamayı, bilimle donatılmış bir gelecek vizyonunu hayata geçirmek istiyoruz. Ekonomik Ahlak ve Kamusal Sorumluluk “Bu memleketi zengin etmek için çok fazla bir şey yapmaya gerek yoktur siyasetin, yememesi yeter.” Devletin kaynakları halk içindir. İsrafı, yolsuzluğu, kayırmacılığı sona erdirecek; alın terinin hakkını veren, üretimi ve refahı paylaşan bir ekonomik düzen kuracağız. Dış Politikada Millî Onur ve Egemenlik “Kıbrıs’ta işgalci durumuna düştük, konuşan yok. Hançeri kim tutuyor görüyoruz. Hançeri gördüğü hâlde susanları da görüyoruz.” Türkiye'nin egemenlik haklarını savunmak, milletimizin onurunu korumak ve dış politikayı milli bekamıza uygun bir şekilde yürütmek bizim temel vazifemizdir. Kapsayıcı Vatandaşlık ve Ortak Aidiyet “Kürdün, Türkmenin, Alevinin, Sünni’nin kalbi bu memleket için atıyorsa, biz birlikteyiz. Değerli siyaset yapacağız, kimlik siyaseti değil.” Anahtar Parti, ayrıştıran değil birleştiren, dışlayan değil kapsayan bir siyaset inşa ediyor. Her yurttaşı bu toprakların asli unsuru olarak kabul eden bir dildir bizimki. Çağrımız Var! Gelin, bu yürüyüşte yan yana olalım. Gelin, Anahtar Parti’ye üye olun. Gelin, memleketin yükünü birlikte omuzlayalım. Gelin, bu asil itirazı, bu tertemiz memleket sevdasını birlikte büyütelim. Çünkü siz yoksanız, eksik kalırız. Siz varsanız, bu millet tamam olur. Anahtar Parti, sadece bir parti değildir. Anahtar Parti, bu ülkenin çocuklarına borçlu olduğunu bilenlerin yüreğinde kurulmuştur. Artık meydanlar bizim! Artık memleket bizim! Artık gelecek bizim ellerimizde!"    

MİLLETVEKİLİ ALTINSOY'DAN  23 NİSAN MESAJI Haber

MİLLETVEKİLİ ALTINSOY'DAN 23 NİSAN MESAJI

AK Parti Aksaray Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyon Üyesi Hüseyin Altınsoy, mesajında şu ifadelere yer verdi; “Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin açılışının 105’inci Yıldönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı büyük bir gururla kutluyoruz.” Milletvekili Altınsoy; “Bundan bir asır önce, tüm imkânsızlık ve zorluklara rağmen; inanç, azim ve sabırla verdiği bağımsızlık mücadelesini zaferle taçlandıran ecdadımız, iradesine vurulmak istenen prangaları kırmış ve 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak milli iradenin gücünü tescil etmiştir. 23 Nisan günü demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en önemli sembolü olmasının yanı sıra milletimizin evlatlarına verdiği değerin, gençlerine güveninin de bir işaretidir.” Bu cennet vatanda yaşayan her bireyin dününe, bugününe ve yarınına büyük sorumluluğunun olduğunu vurgulayan Milletvekili Altınsoy; “Ecdadımızın uğruna milli mücadele verdiği değerleri diri tutarak nesillerimize aktarmak, birlik ve beraberlik duygularını pekiştirerek ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek, her daim milletimizin huzur ve refahı, devletimizin gücü ve bekası için çalışmaktır.” dedi. “Bu duygularla tüm vatandaşlarımızın ve çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı en kalbi duygularla kutluyorum. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve I. Mecliste görev almış milletvekilleri başta olmak üzere vatan, millet ve demokrasi uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve vefat eden gazilerimizi rahmetle anıyor, hayatta olan gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum.” İfadelerini kullandı.

Su Kıtlığı Yaşamamak İçin Etkili Önlemler Alınmalı Haber

Su Kıtlığı Yaşamamak İçin Etkili Önlemler Alınmalı

Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökşen Çapar, Türkiye’nin hızla su stresi çeken bir ülke haline geldiğine dikkat çekerek, su kıtlığı yaşamamak için kaynakların etkili ve verimli bir şekilde kullanılması gerektiğini söyledi. Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Konferans Salonu’nda, Su Verimliliği ve Sürdürülebilirlik Konferansı düzenlendi. Konferansta suyun hayati önemine dikkat çekildi ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda farkındalık ortaya konuldu. Konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökşen Çapar ve Öğr. Gör. Dr. Tolga Plevneli, suyun geleceği konusunda önemli bilgiler sundu. Programa ASÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Köse, il müdürleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. “Havza Bazlı Su Tüketimi Planı Hazırlamalıyız” Konferansta konuşan Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökşen Çapar, iklim değişikliği, nüfus artışı ve çevresel tehditler nedeniyle suyun korunmasının her zamankinden daha kritik hale geldiğinin altını çizerek, Türkiye’nin 2030’dan sonra su fakiri ülke konumuna düşebileceğini vurguladı. Su ve iklim krizi konusunun çok ciddi bir mesele haline geldiğini kaydeden Prof. Dr. Çapar, “Dünyamız ve ülkemizin içinde bulunduğu duruma baktığımız zaman su konusunun ne kadar önemli konu olduğunu çok iyi anlıyoruz. Doğal kaynak yönetimi çok kritik bir duruma geldi. Sınırlı kaynaklar ve nüfus artışıyla birlikte ortaya bir kıtlık sorunu da çıktı. Türkiye’de kişi başına su potansiyeli her geçen yıl azalıyor. Türkiye, su kıtlığı ve stresi çeken bir ülke haline gelmiştir. Bu tamamen ülkenin su potansiyeli ve nüfusuyla ilgilidir. 2030’dan sonra su konusunda ciddi sorunlar bizi bekliyor. Tedbirlerimizi şimdiden almak zorundayız. Su kaynaklarını etkili ve verimli bir şekilde kullanmalıyız” dedi. Türkiye’de su kaynaklarının önemli bir kısmı tarımda kullanıldığını ileten Prof. Dr. Çapar, gelişmiş ülkelerde ise su kaynaklarının genelde sanayide kullanıldığını belirtti. Türkiye’nin su kaynaklarına göre tarımsal üretimini şekillendirmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Çapar, “Elimizdeki su kaynaklarını çok dikkatli bir şekilde kullanmak zorundayız. Her havza için havza bazlı su tüketimi planı hazırlamayız. Her havzamızda farklı bir risk var. Bitki desenini ona göre şekillendirmeyiz” çağrısında bulundu. “Su ve İklim Krizi Konusunu Gündemde Tutmalıyız” İklim krizinin yalnızca doğayı değil, kentleşme süreçlerinden sağlığa, sanayiden tarıma kadar pek çok sektörü olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Çapar, su ve iklim krizinin sürekli gündemde tutulması gerektiğini dile getirdi. İklim krizinin çok sayıda olumsuz doğa olaylarını da beraberinde getirdiğini aktaran Çapar, şunları söyledi: “Kentleşme olgusu da iklim krizini artırıyor. Köylerde nüfus azalıyor, şehirlerdeki nüfus hızla artıyor. Doğal kaynaklar çok hızlı bir şekilde tüketiliyor. Küresel ısınma ile birlikte şehirlerdeki iklimler de değişti. Her türlü olumsuz senaryoya karşı tedbirlerin daha fazla geç kalınmadan alınması gerekiyor.” Konferansta ayrıca Öğr. Gör. Dr. Tolga Plevneli de küresel ısınma, doğal kaynakların verimli kullanımı ve sürdürülebilirlik konularında bir sunum gerçekleştirdi. Konferansın ardından konuşmacılar, davetlilerin sorularını cevapladı. Konferansın sonunda ASÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Köse, günün anısına konuşmacılara hediye takdim etti.

Milletvekili Turan Yaldır “Yalnızca Ekonomik Değil Ahlaki Bir Çöküş Var” Haber

Milletvekili Turan Yaldır “Yalnızca Ekonomik Değil Ahlaki Bir Çöküş Var”

İYİ Parti Aksaray Milletvekili Turan Yaldır, Aksaray'da “İlk İş Yerim” projesi kapsamında yaşanan fahiş fiyat artışları nedeniyle vatandaşların mağduriyetine dikkat çekerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazılı soru önergesi sundu. 2022 yılında kamuoyuna, 200 metrekarelik iş yerlerinin yaklaşık 1 milyon 300 bin TL gibi erişilebilir bir bedelle hak sahiplerine verileceği duyurulan projenin, bugün itibarıyla KDV dahil yaklaşık 9 milyon 200 bin TL’ye ulaşan iş yeri fiyatlarıyla büyük bir hayal kırıklığına ve ekonomik yıkıma yol açtığını belirten Yaldır, bu artışın %600’ü aştığını ve hiçbir ekonomik göstergenin bu kadar sert bir yükselişi açıklayamayacağını vurguladı. “Yalnızca Ekonomik Değil Ahlaki Bir Çöküş Var” Soru önergesinde, söz konusu fiyat artışının hangi tarihte, hangi yöntemle hak sahiplerine bildirildiğini ve bilgilendirmenin şeffaf bir şekilde yapılıp yapılmadığını soran Yaldır, “Devletin vatandaşına verdiği sözün bu denli kolayca yok sayılması, yalnızca ekonomik değil ahlaki bir çöküştür” ifadelerini kullandı. Milletvekili Yaldır ayrıca, TOKİ’nin uyguladığı fiyatlandırma politikalarının herhangi bir bağımsız denetime tabi tutulup tutulmadığını ve Sayıştay denetiminin sonuçlarının kamuoyuyla neden paylaşılmadığını da gündeme taşıdı. “Vatandaş Öngörüsüz Politikaların Kurbanı Oldu” Projenin dar gelirli vatandaşlara yönelik sosyal bir uygulama olarak lanse edilmesine rağmen, bu ölçüde bir fiyat artışının sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığını dile getiren Yaldır, ekonomik gerekçelerle hakkını kullanamayan vatandaşlara yönelik telafi planı olup olmadığını da sordu. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve benzer mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması adına, TOKİ tarafından açıklanan fiyat ve şartların bağlayıcılığını sağlayacak yasal düzenlemelerin gerekliliğine dikkat çeken Yaldır, bu soruların yanıtlarının takipçisi olacaklarını ifade etti. Soru önergesinde şu sorular yer aldı:     Proje başlangıcında 200 metrekarelik bir iş yerinin yaklaşık 1 milyon 300 bin TL bedelle hak sahiplerine verileceği kamuoyuna duyurulmuştur. Bu fiyat, gerçekçi maliyet hesaplarına mı dayanmaktadır, yoksa vatandaşları projeye yönlendirmek için siyasi bir vaat olarak mı sunulmuştur?    İş yeri bedelinin yaklaşık %600 artarak 9 milyon 200 bin TL’yi aşması nasıl bir ekonomik ve idari gerekçeyle açıklanabilir? Türkiye’deki genel inşaat maliyetleri, döviz kuru ve enflasyon verileri bu ölçüde bir artışı haklı kılmakta mıdır?    Bu olağanüstü fiyat artışı hak sahiplerine hangi tarihte, hangi yöntemle ve ne şekilde bildirilmiştir? Eğer yazılı veya resmî bir bilgilendirme yapıldıysa, buna ilişkin belgeler nelerdedir? Vatandaşlar fiyat artışından ancak ödeme aşamasında haberdar olduysa, bu durum idari şeffaflık açısından nasıl izah edilmektedir? Eğer bilgilendirme yapılmadıysa, vatandaşları son anda bu yükle karşı karşıya bırakmanın hukuki ve vicdani sorumluluğunu kim üstlenecektir?    Sabit ve dar gelirli vatandaşlara yönelik olduğu açıklanan bu projede, fahiş fiyat artışı yapılırken hak sahiplerinin ödeme gücü neden dikkate alınmamıştır? Bu durum, sosyal devlet ilkesine açık bir aykırılık değil midir?    TOKİ’nin uyguladığı fiyatlandırma politikası herhangi bir bağımsız denetimden geçmiş midir? Sayıştay veya başka bir kurum tarafından bu projedeki maliyet artışları incelenmiş midir? İncelendiyse sonuçları neden kamuoyuyla paylaşılmamaktadır?    Fiyat artışı nedeniyle iş yeri sahibi olma hakkı kazanmasına rağmen ekonomik sebeplerle bu hakkını kullanamayan vatandaşlar için fiyat indirimi, ödeme kolaylığı, taksitlendirme gibi herhangi bir telafi planınız var mıdır?    TOKİ tarafından kamuoyuna açıklanan fiyat ve şartların bağlayıcılığını sağlamak üzere herhangi bir yasal düzenleme yapılması düşünülmekte midir? Aksi takdirde, devlet kurumlarının gelecekte yapacağı benzer taahhütlerin vatandaş nezdinde güvenilirliği nasıl sağlanacaktır?

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.